TBMM’de kurulan 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü Araştırma Komitesi Üyesi Zeynel Emre, darbe teşebbüsü ve komite çalışmalarına ait, “Burada problem, darbenin evvelce bilinip bilinmediği, önlenebilip önlenemeyeceğidir. Ayrıyeten bir daha bu türlü olaylar yaşanmaması için neler yapılabilir? Darbe Kurulu sıkıntıya bu türlü yaklaştı ve bu soruların cevaplarını aradı. Ancak iktidar, inanılmaz bir saklılık ve hassasiyet gösterdi. Örneğin 14:45’te O.K., MİT’e gidiyor ve bilgi veriyor, O.K.’yı bizim dinlememiz gerekmiyor mu? Biz dinlemeyelim diye bu kişiyi olaydan sonra MİT çalışanı yaptılar” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ve Lefke Avrupa Üniversitesi Sıhhat Bilimleri Fakültesi Dekanı Şengül Hablemitoğlu, KRT’de dün yayınlanan Haftanın Panoraması Programı’nda Semra Topçu’nun sorularını yanıtladı.
15 Temmuz Darbe Teşebbüsü Araştırma Kurulu Raporu’nu pahalandıran Zeynel Emre, 15 Temmuz günü yaşananlara yönelik iktidarın harika bir saklılık ve hassasiyet gösterdiğini belirtti. Sıkıntının darbenin evvelden bilinip bilinmediği önlenebilir olup olmadığını belirten Emre, “Ayrıca bir daha bu türlü olaylar yaşanmaması için neler yapılabilir? Darbe Kurulu probleme bu türlü yaklaştı ve bu soruların karşılıklarını aradı. Lakin iktidar, harikulâde bir kapalılık ve hassasiyet gösterdi. Örneğin 14:45’te O.K., MİT’e gidiyor ve bilgi veriyor, O.K.’yı bizim dinlememiz gerekmiyor mu? Biz dinlemeyelim diye bu kişiyi olaydan sonra MİT işçisi yaptılar” dedi.
‘Neden korkuyorsunuz?’
Emre kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Genelkurmay Başkanı’nı dinlememiz gerekmiyor mu, MİT Başkanı’nı dinlememiz gerekmiyor mu, muhataplarımıza sorularımızı sormamız gerekmiyor mu? O.K.’nın verdiği bilginin akabinde gerçek olabileceği bedellendiriliyor ve (saat) 4’ten sonra birinci evvel MİT Müsteşar Yardımcısı gidiyor Genelkurmay 2. Başkanı’na bilgi veriyor. Daha sonra MİT Müsteşarı şahsen gidiyor, Genelkurmay Başkanı’yla konuşuyor. Birtakım kararlar alıyorlar, uçuşların iptal edilmesi üzere. Yani göründüğü üzere değil ancak saklı kalsın istendi. Daima bir uydurma kahramanlıklar üzerinden, illüzyon üzerinden konuşuyorlar. Madem o denli, basın Darbe Kurulu raporunu, yayınlayın. Neden korkuyorsunuz?
‘Hep bir perdeleme olduğunu gördük’
Birçok bakanı ve Cemil Çiçek’i de dinlemek istedik. Net sorular sorduk biz temelinde. Dedik ki AKP devrinde bakanlıklarda misyona alma ve terfilerde, sizin aldığınız ve ihraç ettiğiniz bireylere dair oran nedir, oransal olarak söyleyin bakalım. Daima illüzyonu tercih ettiler. Daima bir perdeleme olduğunu gördük. Zira bir yerden sonra çorap söküğü üzere her şeyin açığa çıkacağını gördüler.
“Zekeriya Öz, boşuna ‘gelin beni alın alabiliyorsanız’ demedi”’
Zekeriya Öz, ‘Gelin kardeşim davulla zurnayla beni alın alabiliyorsanız’ cümlesini boşuna söylemedi. Zira Zekeriya Öz, ülkede en doruktaki isim başta olmak üzere birçok AKP’li yetkiliyle görüşerek kumpas davalarında hareket ediyordu. Yani adama ‘buyur git’ dediler. Ben artık söylüyorum; Almanya’ya kaçtığı söyleniyor değil mi, kaç sefer hangi resmi doküman ve bilgiyle Almanya nezdinde bunun müzakeresini yürüttüler. Bunun müzakeresini yapabildiler mi? ‘Niye teslim etmiyorsunuz’ diye sordular mı? Hayır. Yalnızca bir örnek bu.”
‘Şiddetin tırmanması da önlenmesi de bir devlet politikası’
Lefke Avrupa Üniversitesi Sıhhat Bilimleri Fakültesi Dekanı Şengül Hablemitoğlu da ‘seçim şiddeti’ kavramını tartışmaya açtı. Hablemitoğlu, “Seçim şiddeti denilen olgu, insanın içinde bulunan şiddete yönelme kapasitesinin açığa çıkarılması üzere bir tesir yaratılıyor. Toplumu, toplumsal medyasından sokağa kadar kuşatan bir şiddet bu. Sıhhatte yaşanan şiddetin, bayana yönelen şiddetin, hayvanlara yönelen şiddetin, LGBTİ bireylere yönelen nefretin, -bugün gündeme düştü- gayrimüslim mezarlığına uygulanan akının kaynağı bu. Bundan medet uman siyasetçiler için çok büyük risk taşıyan bir strateji bu. Bir sefer hür bırakıldığında siyasetçilerin düzeltmesi güç maliyetlerle karşılaşacağı bir araç. Bunu unutmamak gerekiyor. Şiddetin tırmanması da önlenmesi de bir devlet politikası” diye konuştu.
